Geç Görünen Başarısızlık ve Gerçek Başarı
Başarı yalnızca kazanmakla ölçülmez; onu kalıcı kılan şey sürdürülebilirlik, adalet ve sürekli emektir.

Mecnun ALYEL
Misafir Yazar
mecnunalyel@gmail.com
Tarih boyunca yüzlerce devlet kurulmuş, yıkılmış, adını değiştirmiş ya da yönetim biçimini dönüştürmek zorunda kalmıştır. Bu yıkımların nedenini siyaset ilmine bırakıyorum; fakat ilgilendiğim nokta şu:
Bir devlet ya da toplum, başarı rüzgârları estirirken aslında batışının sinyallerini veriyorsa, bu gerçekten başarı sayılır mı? Bu başarının veya başarısızlığın insanlara öğrettiği nedir? Biz bu durumdan ne ders çıkarmalıyız?
Nazi Almanyası ve SSCB Örneği
Dünya’ya kök söktüren Nazi Almanyası’nı durduran Sovyetler Birliği gerçekten başarılı mıydı?
1922’de kurulan SSCB, sosyalist modelle herkese eşit mülkiyet hakkı tanıyarak farklı bir ekonomik bakış açısı sundu. 1930’larda dünyanın en hızlı büyüyen ekonomisi haline geldi. II. Dünya Savaşı’nın yarattığı yıkıma rağmen savaş sonrası dönemde bile büyümesini sürdürdü. Bir dönem herkesin yaşamak istediği cennet ülke olarak görülüyordu sonuçta…
Peki neden çöktü?
Girişimcilere fırsat veren ve devleti ekonomik özgürlüğe götüren bu büyüme zamanla yapay bir büyüme haline geldi. Ekonomide tekelleşme, paranın merkezileşmesi ve yanlış politikalar sürdürülebilirliği yok etti. Nazi ordusunu durduran SSCB, kendi iç hataları yüzünden ayakta kalamadı.
Kendini düşünenin başarısı geçici; herkesi düşünenin başarısı kalıcıdır.
Osmanlı’da Yükselme Dönemi: Gerçekten Yükseliş mi?
Fatih Sultan Mehmet, Osmanlı’nın yükseliş devrinin sembolüdür. İstanbul’un fethi, çağ kapatıp çağ açmakla anılır. Fatih Sultan Mehmet nedeniyle her yıl yüzlerce çocuğa Fatih ismi verilir hatta.. Fakat bu yükseliş yıllarında da gözden kaçırılan çatlaklar yok muydu?
- Akçelerdeki gümüş oranının düşürülmesi,
- Tımar ve vergi sisteminde yolsuzluklar,
- Adalet ve denetim mekanizmalarındaki zorluklar…
Bütün bunlar, askerin ve esnafın gelirini azalttı, alım gücünü düşürdü, devlete olan güveni sarstı.
Büyük başarıların yarattığı coşku, denetimin gözden kaçmasına neden oldu.
Kontrolsüz başarı, başarı değildir.
Görünmeyen Çöküşün Ortak Noktaları
Tarih bize defalarca aynı dersi veriyor:
Bir devletin ya da sistemin çöküşü, çoğu zaman en güçlü göründüğü dönemde başlar.
Başarı gibi görünen başarısızlıkların ortak noktaları:
- Kontrolsüz büyüme,
- Denetimsizlik,
- Gücün yanlış kullanımı,
- Kısa vadeli kazanç uğruna uzun vadeli istikrarın feda edilmesi.
Peki Gerçek Başarı Nedir?
Gerçek başarı, yalnızca dışarıya karşı kazanılan zaferlerle ölçülmez.
Bir ülkenin, bir kurumun ya da bir bireyin başarısı; sürdürülebilirliği, adaleti, paylaşımı ve denetimi içeriyorsa kalıcıdır.
Aksi takdirde, bugünün “büyük başarısı” yarının “gecikmiş başarısızlığı” olmaktan öteye gidemez.
“Tarih, bize sadece zaferleri değil; zaferlerin ardına gizlenmiş yenilgileri de öğretir.”
Tarihsel örnekler bize çok şey anlatır. Ama asıl ders, bireysel hayatımıza dokunduğunda daha net görülür.
Benim için de böyle oldu. Tıp fakültesini kazandığımda, herkes beni takdir ediyordu. Başarı gölgesinde parlıyordum. Ama gerçekte o başarıyı sürdürecek çabayı göstermiyordum. Yıllarca konfor alanımda kaldım, iki kez sınıfta kaldım.
O an fark ettim: Batan ülkeler gibi ben de batıyordum.
Bir yerde “dur” demem gerekiyordu.
Altıncı yılımda yeniden ders çalışmaya başladım. O yıl bir kez daha sınıfta kaldım, ama bu defa dersimi almıştım. Gerçek başarıya ulaşmak için geçmiş başarının arkasına sığınmamam gerektiğini anladım.
Fakülteyi geç bitirdim. Ama o gecikmenin bana gösterdiği şeyi başka hiçbir yerde öğrenemezdim:
Geç gelen başarısızlık, bazen hakikati en yakından gösteren aynadır.
Sonuç: Başarı mı, Başarısızlık mı?
Tarih, bize zaferlerin ardında gizlenmiş çöküşleri öğretir.
Hayat ise kişisel başarılarımızın ardındaki rehaveti fark ettirir. Aslında ikisi birbirinin farklı bakış açılarından başka bir şey değildir. Tarih hayatımızı öğrenmemiz için bize dersler anlatır. Hayat ise bize tarihi yorumlamamız için yeni bakış açıları sunar.
Gerçek başarı; birinci olarak sadece kazanmak değil, kazandıktan sonra da kontrolü, denetimi ve sürekli emeği sürdürebilmektir. İkincisi ise başarıyı yakaladıktan sonra kendimizi taşıyabilme yeteneğidir. Yoksa bugünün zaferi, yarının “geç kalmış başarısızlığı” olmaktan öteye gidemez.
Hayatınızdaki “geç gelen başarısızlık” hangi noktada karşınıza çıktı? Belki de hâlâ başarı gölgesinde saklı duran bir kırılma anınız vardır. Onu fark etmek, asıl yolculuğunuzun başlangıcı olabilir. Hepinize başarınızın ve başarısızlıklarınızın tüm anlarını fark ettiğiniz bir ömür diliyorum.
Unutmayın başarı sadece bir an değil bir süreçtir!