SinavLand
09.10.2025 18:49
36 görüntülenme

Yine Yeniden Perspektif - Farklı Bakmayı Sevenlere Özel Yazı

Bakış açımızı makam, önyargı ve kalıplardan arındırdığımızda; insanları gerçekten görebilir, anlayabilir ve samimi bir iletişim kurabiliriz.

Yazar

Mecnun ALYEL

Misafir Yazar

mecnunalyel@gmail.com

           Ben ne kadar doğa gezileri sevmiyorsam eşim bir o kadar çok sever. Doğa yürüyüşleri, koşular ve kamplar her zaman favori etkinliklerinden. Özellikle Karadeniz… O ağaçlar, yeşilin her tonu ve sis vurunca yaylanın ortasında kendinizi doğaya bıraktığınız bütünlük hissi(benim sevmeyen hâlim 🤣😅)

 

Neye baktığın değil nerden baktığın önemlidir

 

          Ormana girerken en çok insanlar üç şeye bakarlar. Birinci olarak sağ-sol eksende kendi düzeyindeki ağaçların uçsuz bucaksız hâline; ikinci olarak toprağın canlılığı ile birlikte üzerindeki gökkuşağı misali otlara ve son olarak gökyüzüne. Beni gece ve gündüz farketmeksizin her zaman küçük hissettiren arşa uzanan o yol… Ağaçların arasında bakınca kaç parça olduğunu sayamazsınız sanki dallar tel örgü olmuş rastgele kesmiştir gökyüzünü.

 

Alçak gönüllülükte toprak gibi ol. – Mevlana

 

          Peki, size bir soru? Neden gökyüzünden aşağı bakınca toprağı hiç görmüyoruz? Aslında bilimsel yanları var ama ben size kişisel gelişim ve psikolojik yanlarını anlatacağım. Aralara sıkıştırılmış güzel sözlerden düzenli takipçilerim anlamıştır.

 

At gözlüğü atlar içindir; insanlar için değil…

 

          Öncelikle bilimsel yanı (merak edenler için); gökten bakınca güneşi karşımıza alamayız kontrast farkı nedeniyle toprağı farkedemeyiz. (Arkanıza kimi veya neyi aldığınız çok şey farkettirir.) İkinci olarak yukarıdan bakınca bakış açınızı daraltmak zorundasınız. Tüm yerde sadece ormana bakmak gerekiyor. Ama aşağıdan gök yüzüne bakınca geniş açıyla bakmanız gerekiyor.

 

          Mecnun ne demek istiyor peki? İnsanlarla iletişimde nerden baktığımız o kadar önemli ki ya karşı tarafı üstün körü anlayacağız ya da göremediğim neler var diye kendimize soracağız.

 

          Gelelim bilimin bize öğrettiklerine. Öncelikle kontrast farkı. Eğer arkanıza makamınızı mevkinizi veya bildiklerinizi alırsanız karşı tarafla konuştuğunuzda arkanıza aldıklarınızın körlüğüne kapılacaksınız ve bunu farketmeyeceksiniz bile. Ormanı görecek ama ormanı büyüten toprak hiç bir zaman görünmeyecek bununla birlikte toprağın önemini bilmediğiniz için orman da önemsiz kalacak.

 

Ben bilmem kimin nesi bilmem kimim

 

           Bazen benim yanıma bazı hastalar gelir ben bilmem kimin nesi bilmem kimim diye. Bilerek makam mevki yazmadım o makamlara kin oluşmasın diye. O insana niçin gelmiştiniz diye sorduğum zaman selamının makamının veya mevkisinin hiç bir önemi kalmıyor. Ya da o makam o kadar önemli oluyor ki ben Allah’ın gariban asistan doktoru olarak önemsiz oluyorum ve o hastaya hiç bir faydam dokunmuyor.

 

İki insan arasında ne kadar az şey olursa iletişim o kadar güçlü olur

 

          Bazı hastalarım da var. Aramızda makam mevki hiçbir şey yok. “Abi” diyor ve rahatsızlığını sayıyor. Ben de “abla” diyorum ve tedavisini söylüyorum Allah’ın izniyle tedavi oluyor. Ben de mutlu oluyorum tedavi edebildiğim için o da mutlu oluyor iyileştiği için.

 

           İkinci olarak da bakış açısı insanlarla konuşurken ne kadar dar görüşlü olursanız onları kalıplara sokacağınız için o kalıplar içerisinde değerlendireceksiniz. Gökyüzünden ormana bakan insan orman dışında gördüğü o kadar çok obje olurki ormanın toprağını zaten göremez. Ormana bakmak için bakış açısını daraltması gerekir. Biz de insanları o kadar sınıflarız ki o insanı anlamak için bakış açıları edinmek zorunda kalırız.

 

          Bir doktor arkadaşım benim için “Seni hiç bir kalıba koyamıyorum.” demişti. Beni dinlerken anlamakta o kadar zorlanmıştı ki hâlâ benimle muhabbet ederken işi şakaya vurur ciddiye alamaz beni. Sebebi her şeye hakim olma hezeyanıdır. Onun yerine kalıplarını yıksa çok farklı bir muhabbetimiz olurdu. Bu arada o doktor arkadaşı gerçekten severim (;

 

          İnsanları sadece dinleyebilmek ayrı bir sanattır. Ve o kadar zor bir sanattır ki, her şeyden soyutlamak ve sadece bir insan olarak değerlendirmek gerekiyor. Bunu yapınca o insanın derinliklerinde acaba daha neler var merak etmeye başlıyorsunuz. Bu sadece makam mevki değil; üstündeki elbise, yüzündeki sivilce veya gözündeki gözlüğe kadar her şey olabilir…

 

         Hepinize iletişimi güçlü, insanları yargılamadan dinleyebileceğiniz ve şeffaf bir hayat diliyorum…

Yeni Makalelerden Haberdar Ol

En güncel makaleleri e-posta ile alın.